Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Aradan üç-dört gün geçmişti ki cici babam Haydar eşyalarımızı toplatıp kendi evine yolladı. Artık daha iyi bir evde yaşayacaktık, her şey annem ve benim için daha iyi olacaktı.. eşyalarımızın toplandığı sırada amcam Ahmet beni yanına çağırdı ve, bir kaç soru sordu, annemi çok istemişti uzun yıllar uğraşmıştı fakat zengin bir Almancı’nın iki gün içinde annemi karısı yapması onu hiç mi hiç mutlu etmemişti.. belli ki bu olanları kabullenemiyor, yıllardır uğraş verdiği annemin kendisinden 15 yaş büyük bi’ adama hanımlık etmesi onunda zoruna gidiyordu.. olanlar onun için çok açıktı.. beni yanına çağırdığında bana bir sürü laf söyledi, annene nasıl sahip çıktın? Her gece zengin piçin altında inliyor.. adama köle oldunuz.. ama ben Gülsüm’ü almadan bırakmam gibi bir sürü şey söyledi.. sesimi bile çıkaramadım.. söyledikleri kendi açısından farklıydı benim bile zoruma giden şeylerdi ama annem kendini Haydar’a vermişti bir kere.. Haydar henüz anneme bahsettiği imam nikahını kıymamıştı bu durum kasaba içinde huzursuzluk yaratıyordu, kasaba ahalisi Haydar’a ve annem Gülsüm’ün yüzüne bir şey söyleyemeseler de beni laflarıyla resmen alay konusu ediyorlardı.. okul müdürümüz Bülent’in annemle tanışmışlığı vardır, annem sürekli okula gelir gider benim hakkımda bilgi alırdı, derslerimi durumumu sorardı, o yüzden Bülent’le sohbeti vardır, Bülent evli fakat eşi yeni öğretmen olduğundan doğu’da görev yapmaktaydı iki yıldır bu şekilde ayrı yaşıyorlardı. Bülent kasabada kendi ihtiyaçlarını karşılamak için bekar ve dul kadınlarla ilişki kurmak için çabalamakta idi ve bu kasabada kriterine en uygun kadın annem olduğu için bana çok yakın davranır, sürekli ihtiyaçlarımı sorardı. Her gün beni odasına çağırıp annem hakkında konuşurdu. Bu konuşmaları yapmak istemesem de beni notla ve okuldan atmakla tehdit edeceğini biliyordum bu yüzden bunu yapmak zorunda kaldım, hatta benden bir-iki defa annemi okula çağırmamı bile istedi. Önemli bir şey olduğunu söyle demişti ama geldiklerinde sadece annemi etkilemek için sadece hoş-beş sohbet etmişlerdi. Fakat annem Bülent’e kendini hiç kaptırmadı ve sadece beni kollamak istediği için o sıralar yüz göz olmamıştı.. annemle yeni babam Haydar’ın evine taşındığımızda bu olay tüm kasabanın kulağına gitmişti tabii.. bu amcam Ahmet gibi Bülent’in de istemediği bir durumdu.. annemden daha fazla yararlanamayacaktı.. annemi geçici olarak karısı yapma düşüncesi de suya düşmüştü haliyle.. bir gün okulun öğle arasında nöbetçi öğrenci yanıma gelip müdürün beni çağırdığını söyledi konusu hemen hemen belliydi, annem hakkında bilgi istiyordu belliki. Nöbetçiye gideceğimi söyledim ve Aykut’a döndüm, ona gitmem gerektiğini söyledim, sınıfta sadece ikimiz kaldığımız için beni genelde kucağına oturturdu kalkmış siki belliki onu rahatsız ediyordu benden onu boşaltmamı isteyecekti fakat konu müdür olunca gitmeme izin verdi gitmeden de kalçama sert bir şaplak atıp beni yolladı.. müdürün odasına gittiğimde kapıyı tıklattım, iki saniye sonra “gel!” diye içeriden seslendi, içeri gittiğimde koltuğuna yayılmış oturuyordu, yüzü biraz asıktı, bana. “otur bakalım.. konuşacaklarımız var.” dedi, elim önümde bağlı bir şekilde masasının önündeki sandalyeye oturdum.. ilk başta klasik derslerin nasıl? seni rahatsız eden var mı? Gibisinden sorular sordu, konuya çabuk gelmek istediği için bu soruları hızlıca geçiştirip asıl söyleyeceklerine geldi. “Bak Erkut, annenin daha nikah kıymadan bi’ adamla yaşadığını öğrendik.. burası muhafazakar bir kasaba.. bu kasaba ahalisini rahatsız ediyor.. eh. Buda bizim kulağımıza geliyor.. veliler bundan memnun değil..” gibisinden bir kaç şey söyledi.. “Gördüğüm kadarıyla seninde bir kaç kırık notun var..” dedi, fakat koca lisede neredeyse notları iyi olan bir tek ben vardım. Herkesten daha çok çabalıyordum ve sınav notlarım çok iyiydi, neden bahsettiğini anlamadım ve eliyle beni yanına çağırıp bilgisayar ekranını gösterdi. “Bak işte görüyon, yazılıların iyi amma şu performans notların yerlerde.. bunu düzeltmen lazım Erkut, yarın Anneni çağır gelsin, ikinizle de konuşacam öğle arasından tamam mı?” dedi, anlamadığım bir şey vardı, sınav notlarımın bu kadar iyi olmasına rağmen öğretmenlerin verdiği sözlü notları neden bu kadar kötüydü? Bunu acilen düzeltmem lazım diye düşündüm ve başımı salladım, kıs kıs gülerek yanağıma iki tokat vurdu. “Aferin kerata, sallanma şimdi doğru sınıfına.” deyip beni yolladı.. sınıfa vardığımda Aykut’la Celal yan yana oturuyorlardı, beni görünce ikisi de kalktı ve sınıfın sessiz bir köşesine beni çekip Aykut konuşmaya başladı, “Celal, seni çok beğeniyormuş Erkut. Senin şu kasa belliki sadece beni etkilemiyor. Çıkışta on dakika burada duracağız sakın bir yere ayrılma.” dedi, ardından beni çevirip resmen Celal’e götümü sergiledi, Celal elini hafifçe gezdirip ohhladı, ardından derslere geçtik, ben her zamanki gibi Aykut’un yanına oturdum, o sıralar Aykut istediği için okula içime bir şey giymeden külotsuz bir şekilde geliyordum.. ayrıca evimiz taşındığı için Aykut’la okula giderken ve dönerken beraber olmuyorduk sadece okulda görüşüyorduk.. bitiş zili çaldığında Aykut’la herkesin sınıftan çıkmasını bekledik ardından Celal’le birlikte üçümüz kaldığımızda bana eşyalarımı toplayıp soyunma odasına inmemi söyledi.. Önce kendi eşyalarımı sonra Aykut’un eşyalarını da toplayıp ikisi de koluma girdi, soyunma odasına kadar Celal’in eli götümde aşağı kadar indik, Aykut kapıda etrafı gözetlemek için kaldı Celal’le ben içeri girdik ardından Celal, “Fazla zamanım yok, çabucak boşalt beni!” dedi, hiç vakit kaybetmeden fermuarını indirdi ve kalın simsiyah başlı penisini çıkarıp elime tutuşturdu, derince bir oh çekip oturdu bir yandan götümü elleyip diğer yandan sikini sıvazlatıyordu.. ilk defa başkasına yaptırdığından üç dakika içinde boşaldı, oluk oluk akıttı ilk defa böylesine şahit oldum resmen “Temizle şunu!” diye emir verdi fakat yanımda peçete kalmamıştı, ona peçetem olmadığını söyleyince, “O zaman ağzına temizle!” diye cevap verdi, bu cevap karşısında donup kaldım daha önce hiç ağzıma almamıştım, ben beklerken tokadı vurunca kendime geldim ve yavaşça ağzımı açıp Celal’in başını yalayarak dölden temizledim.. ardından fermuarını kapatıp temizlendi, ilk defa döl tadına bakmıştım, tuzlu ve garipti, yutup kalktım, çıkarken Celal Aykut’a 20tl verdi, demek beni satmıştı.. bu durum beni çok rahatsız etmişti, Bu ileride dahada artarak ilerleyebilirdi ve buna acil bir çözüm bulmam gerektiğini fark ettim. Hemen toparlanıp okuldan çıktım ve evin yolunu tuttum, on dakika sonra yeni evimize vardım. Haydar’ın evi kasabanın biraz daha dışında iki katlı büyük yeşilliği bol olan bir bahçesi vardı.. bahçe kapısını açıp içeri girdim. Haydar’ın arabası bahçede duruyordu, demekki markete gitmemişti. Yeni eleman almıştı zaten, bahçede ilerleyip kapıyı anahtarımla açtım. Çantamı vestiyerin yanına koyup salona doğru yürüdüm, salon boş gözüküyordu ardında mutfağa geçince masanın başında Haydar oturuyordu, “devam et.. devam et..” diye sesleniyordu ben içeri görünce aniden telaşlanır gibi oldu ve gazetesini kaldırdı. “Baba, annem nerede?” diye sordum, “Ohh. ıgh oğlum bilmiyom. Odasındadır.” gibi ohlayarak bir cevap verdi. Odama gidip üstümü değişip tekrar mutfağa gittiğimde annem oradaydı. Yüzünde ve türbanında döl vardı, demek Ben Haydar’la konuşurken annemde masanın altından Haydar’a sakso çekiyordu.. anneme, “Yüzüne ne oldu?” diye sorunca.. annem telaşlanıp, “Yok bir şey oğlum, yıkarım yıkarım.” diye telaş içinde banyoya gitti, Haydar’ın ise umrunda değildi atletiyle oturup gazetesini okumaya devam etti, önünden geçtiğimde çaktırmadan baktım, altında hiç bir şey yoktu, sadece beline havlu dolamıştı. Muhtemelen evde böyle dolaşıyordu.. daha dikkatli baktığımda kalın sikinin kafası havlunun altından gözüküyordu ve başında çok az döl vardı.. bu görüntüye alışmam gerekecekti belliki.. dolaptan bir iki bir şey alıp atıştırdım ardından odama geçtim, derslerimle ilgilendim. Bir saat sonra annem odama gelip kasaba gitmemi söyledi. Oflaya puflaya kalktım ve ceketimi alıp çıktım, kasaba merkezine kadar on dakika kadar yürüdüm. Vardığımda tanıdığım herkesin bana dik dik bakışı sinirimi bozuyordu. Annemin yaptığı şey kasabadaki havaları bize karşı bozmuştu.. elim cebimde yavaş yavaş adımlarken köyün en meşhur kahvehanesinin önünden geçiyordum, kahvenin önündeki masada taburede 2-3 ihtiyar oturuyordu, ben yanlarına gelmeden beni gördüler ve içlerinden biri, “Şu gelen oğlan da Gülsüm’ün oğlu.” diğerleri bana baktı, ben kafamı eğdim ve adamlar, “Hangi Gülsüm yav?” diye sordu ilk konuşan da, “Var ya, şu Almancı’ya gitti. Koca götlü olan dul, Gavat Ahmet’in yengesi.” deyince ikisi birden haaa. çekti. Sonra baş köşede olan eliyle sikini sıvazlamaya başlayıp, “O karı gibisi de şehirde yok valla, bana varacağını bilsem benim avradı boşardım hemen..” dedi, resmen ben yanlarından geçerken annem hakkında konuşuyorlardı. Ardından, “O koca götüyle arada geçerdi burdan o hatun, valla kahvede kalmadık sik bırakmazdı.” deyip üçü aralarında kahkaha patlattı ben daha fazla dayanamayıp adımlarımı hızlandırdım, iki dakika sonra kasabın önüne geldim, içerisi boş gözüküyordu. Kapıyı açmaya çalıştığımda kilitliydi, iki dakika beklemeye karar verdim, bir yere gitmiştir diye düşündüm. Düşündüğüm gibi de oldu az sonra kasabımız Burhan’la bir adam yaklaştı dükkana doğru, Burhan yaklaşırken yanındakine gözüyle beni işaret edip çok ses yapmadan, “Şu oğlanda bizim Gülsüm’ün oğlu.” yanındaki adam sırıttı, “Bize yar olmadı Gülsüm, kendine tokmakçı bulmuş dediler.” Burhan’da kafasını sallayıp, “Hee, Almancı’ya varmış.” Deyip sohbeti kestiler sonra Burhan Amca kafamı okşayıp,”Hoş geldin Erkut, ne alacan?” diye sordu, bende dediklerimi sayınca, “Cici baban size iyi bakıyor herhal, önceden alamazdınız böyle şeyler.” deyip güldü. Bende oralı olmayıp istediklerimi paketlemesini bekledim, bana bakıp. “Ne o? Sevmiyon mu yoksa cici babanı hı?” dedi bende oralı olmadan. “Yoo.” deyip kestirip attım sonra, “Kim sevmez öyle adamı, ananı eziyodur her akşam valla. Sizede paraları basıyordur sonra.” deyip dalga geçmeye devam etti, çok fazla sürdürmeden poşetleri alıp çıktım arkamdan gülüşünü hala duyuyordum. Poşetler elimde dışarı adımladım, kahvenin önünden geçmemek için yolumu uzattım, daha fazla dayanamayacaktım çünkü. İnsan içine çıkacak halim yoktu… kasabanın dışından eve doğru gittim, on dakikalık yolu neredeyse yirmi beş, otuz dakikada aldım. Eve gittim, kapıyı çaldım. Dışarıda Haydar’ın arabası yoktu. Annem kapıyı açınca, “Nerede kaldın oğlum? Bi’ saat oldu.” dedi bende, “Ne olacak, herkesin dilindesin. Seni konuşup duruyor kasabanın erkekleri, ondan yolumu değişip taa nereden geldim.” diyerek durumu anlattım o da yüzü kızarıp, “Ne yapayım oğlum, en kısa zamanda nikahı kıyacaz, senide bu durumdan kurtarıcam.” deyip yanaklarımdan öptü bende sinirlendiğim için daha fazla yüz göz olmayıp odama geçtim. Annemin mutfakta yemek yaptığını biliyorum bundan istifade edip yatak odasını karıştırmaya karar verdim, iki gündür Haydar’ın annemi haşat ettiğini biliyordum. Bu yüzden merdivenlerden yukarı çıkıp odalarına girdim. Odaları benim odamın hemen üstünde olduğundan tüm yaptıklarını dinliyordum, iki gündür uyku uyuyamamıştım resmen, her gece bana özel konser veriyor gibiydiler. Yavaşça kapılarını aralayıp içeri geçtim, büyükçe bir yatak vardı. Kral dairesi gibiydi içerisi.. yatak dağınık gözüküyordu annemin normalde hiçbir dağınıklığa tahammülü olmadığını biliyordum, normalde mutlaka toplardı. Demekki sabah uyandıktan sonrada Haydar ben okula gidince anneme birkaç posta atmıştı, yavaşça şifonyeri açtım, annemin bir-iki renkli külotuna baktığımda hepsinde döl lekesi vardı, her şey açıktı.. annem artık Haydar’ın kölesi olmuştu.. külotlu düzleyip şifonyeri kapattım, sonra odadan çıkıp annemin yanına indim ve anneme, “Müdürümüz Bülent yarın öğlen seni çağırdı, notlarım hakkında konuşacakmışsınız.” diye ona haberi verdim. “Tamam oğlum, yarın gelirim ben.” dedi. Tekrar odama geçip akşam yemeğine kadar ders çalıştım, o sırada telefonumun ışığı yandı, dersi bırakıp telefonuma gittiğimde Aykut mesaj atmıştı, “Yarın çıkışta, bize gidiyoruz. Ona göre hazırlan.” yazmıştı ama öğleden sonra annemle beraber eve dönmem gerekiyordu onun için, “Aykut özür dilerim, gelemem. Müdür yarına annemi çağırttı öğle arasından sonra beraber geri döneceğiz.” diye cevapladım. Daha sonra mavi tık bıraktı, on dakika sonra. “Öyle olsun, sana izin. İşimi sonra görürüm.” diye cevaplayınca derin bir oh çektim ve dersime devam ettim. Ödevimi bitirip kalktığımdan camdan içeri sarı bir ışık yansıdı gelenin cici babam olduğunu anladım. Kapıya gittim ve arabasını park ettikten sonra kapıyı açıp Haydar’ı karşıladım. Elini öptürüp yukarı çıktı, daha sonra üstünü değişip her zamanki gibi üstünde atlet belinde kısa bir havluyla aşağı indi. Annem yemeği hazırlayınca hep beraber masaya geçtik. Haydar yine ayı gibi tıkınıp yemeğini yedi sonra sandalyesine yayılıp bacaklarını araladı. “Eline sağlık hatun.” deyip sigarasını yaktı. “Ne demek kocacım, afiyet olsun.” deyip annem Haydar’ın tabağını toplayıp mutfağa geçti. Bende kendi tabağımı alıp mutfağa geçtim bulaşıkları anne makineye koymuştu, bende kendi tabağımı vs. yerleştirip içeri döndüm, annem elime bezi verip yemek masasını silmemi istedi, elimde bezle içeri döndüğümde Haydar sigarasını içip baldırını kaşıyordu, kalınca siki yine havlunun altından haşmetlice duruyordu, inik hali bile kalın ve esmerceydi. Yavaşça masayı silmeye başlayınca Haydar, “Bırak anan silsin, kız mısın sen?” deyince bende, “Annem mutfaktaydı babacım, bende sileyim dedim.” deyince, “Boşver kaçmıyor ya, anan siler sonra. Anana da söyle ayaklarımı ovsun biraz.” dedi. Bende “Peki babacım.” deyip annemin yanına gidip dediklerini söyledim, o da geleceğini söyledi, ben tv’yi açıp tekli koltuğa oturdum az sonra annemle Haydar ikili koltuğa geçtiler Haydar ayaklarını uzatıp annemin kucağına koydu, bana da “Şu kumandayı ver bakayım.” diye seslendi, kumandayı verdim, annemde Haydar’ın ayaklarını ovmaya başladı, tüm ev Haydar’a hizmet ediyorduk, istediği her şeyi yaptırıyordu cici babam bize. Annemin ayaklarını ovmasından azmış olacakki Haydar’ın siki beline bağladığı havlunun altından fırlamış dipdiri olmuştu, Haydar sol elini sikine atıp yavaş yavaş sıvazladı, bende bir yandan sikini izleyip bir yandan dudaklarımı emmeye başladım, az sonra Haydar sol ayağını kaldırdı, annem yavaşça ayağını öpmeye başladı, Haydar hırlamaya başlamıştı, odada ben yokmuş gibi davranıyordu resmen, annem hizmetçi gibi Haydar’ın ayağını öperken ben umrunda bile değildim, Haydar sikini sıvazlamaya devam etti, daha sonra ayağını indirip, annemin elinden tutup ayağa kalktı, bana bahane bulabilmek için şunları söyledi, “Yav oğlum, biz mutfakta ananla bi’ çay içelim, sen otur burda..” dedi, fakat mutlaka bir şey yapacaktı, çünkü siki resmen yere değecekti yürürken siki sallana sallana annemin götünden tutup mutfağa götürdü, sonra kapıyı kapattılar. Ben hemen fırsat bilip mutfağın kapısının önüne gittim, anahtar deliğinde anahtar olmadığından eğilip izlemeye koyuldum. Ve beklediğim şey karşımdaydı, Haydar sandalyeye oturmuş ayaklarını aralamış, havluyu biraz kaldırıp koca sikini eline almıştı, az sonra annem önüne diz çöktü ve Haydar’ın kalkmış sikini emmeye başladı. Haydar’ın ohlamaları neredeyse mutfağı sarıyordu. Annem sikinin başını iyice emince Haydar annemin türbanına bastırıp gövdesine kadar ağzına soktu, annem biraz zorlansada alışmış olacak ki acemiliğini üstünden atmıştı.. 14 yıllık hasreti de son bulmuştu artık.. Haydar’ın koca kıllı göbeğinin altından çıkan koca yarrağı annemin ağzından çıkmıyordu kaç gündür.. annem iyice emmişti, Haydar sikini gövdesinden tutup annemin ağzından çıkardı daha sonra kafasının üstüne koyup, “Hadi biraz taşşakları ağzına al Gülsüm.” diye anneme ne yapması gerektiğini söyledi. Annem kuzu gibi Haydar’ın dolmuş taşşaklarını yalarken bende onları seyrediyordum.. 16 yıldır masum sandığım annem artık Haydar’ın kölesiydi, az sonra Haydar hızla sikinin başını annemin ağzına verip böğüre böğüre döllerini boşalttı, annem hiç ikiletmeden yutkunup kalktı.. daha sonra hemen salona koşarak geri döndüm.. bakalım akşam neler olacaktı..
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32